70 yıllık eski Türkiye’nin aşılacağı 2023/2024’de çözülmesi gereken en köklü sorunların başında, “sadece nepotizm/yandaşlık sayesinde devlet desteğiyle” (yani kamu kaynaklarının kullanılmasıyla) ‘önemli/zengin’ olanlar/sayılanlar safrasından artık kurtulmak sorunu geliyor… >>
1. Türkiye’de Arapları küçümseyip “aşağı” gören bir “anlayış” vardı, bu durum sessiz sedasız ortadan kalktı, herhalde bunda, Birleşik Arap Emirlikleri pasaportunun dünyanın en değerli pasaportu sayılmasının, Katar’ın en zengin ülkelerden biri haline gelmesini vs. rolü var…
2. Türkiye’deki Arap imajının son birkaç yıldır tamamen değişmesi sadece maddiyat nedeniyle değil. Ürdün’de yaşayan Filistinli mültecilerin bile Euro’dan değerli Dinar’la alışveriş yapmak için Türkiye’ye gelebilmelerinden çok, oralarda bile “Liyakat” dikkat çekiyor…
3. Türkiye, devlet desteği olmadan anca bakkal işletebilecek düzeydeki geniş kesimlere yapay bir refah sunabilmek ve son elli yılda sonradan modernleşen kasabalı muhafazakar bir kesimi “finanse etmek” için nitelikli insanlarını, olması gerektikleri yerlerden uzak tutuyor…
4. Türkiye’de Arapları küçümseyenler, hâlâ Arapları sadece petrol gaz satarak haybeye yaşayan çöl bedevileri sayıyor, Suudi Arabistan’ın petrol ekonomisinden kurtulmak için yaptığı ciddi çalışmaları pek bilmiyor. Diğer körfez ülkeleri de hiç küçümsenemeyecek işler yapıyorlar…
5. Türkiye ise, tüketim üzerinden sonradan modernleşmiş ama son 50 yıldır meslekî nitelik anlamında önemli bir gelişme gösterememiş modern muhafazakar kesimini devlet kaynaklarıyla (yani vergilerle) finanse etmeye devam ediyor, ama bu durum artık ‘sürdürülemez’ boyutlarda…
6. Dünyada bu kadar hoş tutulup, önüne bu kadar çok fırsat serilen başka bir kesim bulmak kolay olmasa da -tüketici zevki konusundaki yaygın ‘kitsch’ de dahil olmak koşuluyla- bu kadar niteliksiz kalabilmesinin, “devlete iş yapmak” dışında varolmasının zorluğu, önemli sorun…
7. “Mış gibi” yaparak, yarım yamalak işleri/hizmetleri devlete satarak zenginleşmiş muhafazakar kesim, varlığını refahını kaybetmeye başlayacak, zira eşit/adil bir rekabete dayanabilecek durumda değiller.
Türkiye onları artık “finanse” etmeyecek, -ama kaybetmemeli de…
Türkiye onları artık “finanse” etmeyecek, -ama kaybetmemeli de…
8. Eski Türkiye ile Yeni’si arasında, böyle “kitlesel” bir fark var ve bu insanlar, “ne pahasına olursa olsun”, Eski Türkiye’nin devamını istiyorlar, -hem de bu durumun sürdürülemezliğini yavaş yavaş anlamalarına rağmen.
Ama kamu, kaynaklarını bu kesime artık “hediye” etmeyecek..
Ama kamu, kaynaklarını bu kesime artık “hediye” etmeyecek..
9. “Sonradan modernleşen” kasabalı muhafazakar kesim, “hediye” mahiyetinde sahip olduğu inanılmaz “kaynaklar”a ve imkanlara rağmen, son 50 yıl içinde liyakatli/doğal bir şekilde ülkenin eğitimli/dilbilen/görgülü/nitelikli kesimine bir türlü tam anlamıyla intibak edemediler…
10. Esasen lüks tüketim ve imtiyazlar üzerinden liyakat sahibi sahici elitlerle “yarışan” modern muhafazakarlar, sahici eşitlenmenin imkansızlığını (konunun para/mülk/makam olmadığını) çabuk anladılar. sahici olanın “varlığını kıskanmak” (Existenzneid) refleksini aşamadılar…
11. İki yıl içinde yaşanmak zorunda olan dönüşümle, Yeni Dönem’de Türkiye, onu iyice yavaşlatan gereksiz safralardan kurtularak, yeraltı/yerüstü/insan kaynaklarını tam anlamıyla -Arap ülkeleri dahil her makul ülkenin yaptığı gibi- hakkıyla liyakatli bir şekilde kullanacak…
12. Türkiye, bırakalım -akıllı uslu ekonomi politikaları, politika politikaları ve “defaatli siyaset”i- sadece sıkı bir liyakat ile, şimdi kimsenin hayal edemeyeceği ölçüde ve hızda, “Dünyadaki en önemli ülkelerden biri” sıfatına sahip olabilir.
Daha fazlası olacaktır…
Daha fazlası olacaktır…
13. “Eski Türkiye” sadece -her partide kendine yer bulabilmiş- vasat “siyaset esnafı”ndan ve onların yakınlarının pıtrak gibi kurduğu firmalardan ibaret değil. Vasatlığı tolere eden “şark kurnazlığı”, “entelektüel” çevrelerde bile mevcut (ama Arapların bile terkettiği bir şey)…
14. Son yıllarda, “Şark kurnazlığı”na ve “bal tutan parmağını yalar” zihniyetine karşı, ama özellikle de vergilerin çarçur edildiği algısıyla birlikte yaygınlaşan yeni bir bilinçlenme yaşandı. 2023/2024, Türklerin de artık -Araplar gibi- liyakatli olacağı yıllar olacak gibi…
15. Sahici anlamda bir türlü modernleşemeyen muhafazakarların lüks hayata alışmış “sonradan modernleşmiş” kesimi, imtiyazlarını kaybetmek istemeyecektir, çünkü onlara hiçbir iktidar/rejim bir 50 yıl daha “imtiyaz” sağlamayacaktır, -bunu anlamış olmalılar.
Fakirleşecekler…
Fakirleşecekler…
16. Türkiye 2023/2024’ü geçip 2025’i gördüğünde, bugün -iktidarda veya muhalefette- gezinen politika esnafının çok büyük bir kesimini bir daha görmeyecek olabilir. Yeni nesil Politikacıların, yaşanan onca “olay”dan sonra “Politikacı” adını/sıfatını reddetmeleri de mümkün…
17. Sonuç olarak, bu ülkenin insanı -yurtiçinde/yurtdışında mesleğine/varlığına bakmadan- herkesle aynı göz hizasında konuşmayı benimseyerek kamplaşmaları peşinen önlerken, o harika potansiyelini de gösterip, Dünyayı yeniden iyi anlamda şaşırtmaya aday… <<
#KonstantiniyeNotları
#KonstantiniyeNotları